Adalete erişim hakkı, geleneksel olarak mahkemeler aracılığıyla kullanılan bir hak olarak anlaşılmıştır. Bununla birlikte günümüzde alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri (Alternative Dispute Resolution, ADR) gittikçe önem kazanmaktadır. İnsan hakları hukuku alanında alternatif çözüm yolları, ulusal ve uluslararası düzeyde kullanılmaktadır. Ulusal düzeyde başlıca alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri arabuluculuk, uzlaşma ve tahkim iken; ulusal üstü düzeyde en yaygın ADR yolu, dostane çözüm usulüdür. Bireylere davalarının geleceğini kontrol edebilme hakkı tanıyan ADR yollarının maliyet ve zaman gibi konularda yadsınamaz avantajları bulunur. Uluslararası insan hakları hukukunda hâkim olan anlayışa göre, etkili yargısal koruma hakkı sadece devlet yargısıyla sınırlı olarak anlaşılmamalıdır. Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları, yeterli güvenceleri taşımaları koşuluyla adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil etmez. Ulusal hukuk sistemlerinde ciddi insan hakları söz konusu olduğunda bu tür uyuşmazlıkların çözümü için alternatif uyuşmazlık çözüm yolları tercih edilmemektedir. Uluslararası insan hakları hukukunda ise dostane çözüm, mutlak nitelikli haklarda da uygulanabilmekte olup, bu tür haklar söz konusu olduğunda daha dikkatli bir değerlendirme yapılmaktadır.
The right to access to justice has traditionally been understood as a right exercised through the courts. However, alternative dispute resolution methods (Alternative Dispute Resolution, ADR) are becoming increasingly important today. Alternative remedies in the field of human rights law are used at national and international level. At the national level, the main alternative dispute resolution methods are mediation, conciliation and arbitration, while at the supranational level the most common form of ADR is the friendly settlement procedure. By giving individuals control over the future of their cases, ADR has undeniable advantages in terms of cost and time. According to the prevailing understanding in international human rights law, the right to effective judicial protection should not be understood as limited to the state judiciary. Alternative dispute resolution methods do not contravene the right to a fair trial, provided that they carry adequate safeguards. When serious human rights are at stake in national legal systems, alternative dispute resolution mechanisms are not favored for the resolution of such disputes. In international human rights law, friendly settlement can also be applied to rights of an absolute nature, and a more careful assessment is made in the case of such rights.