Uluslararası ceza hukuku, uluslararası toplumun kendisine karşı işlenmiş en ağır suçlara karşı güçlü bir cevabıdır. Bu tür suçlara karşı en etkili önlem şüphesiz kaçılmaz bir şekilde çalışan bir kişisel hesap verme süreci kurmaktır. Uluslararası suçlara karşı kişisel ceza mekanizması iki aşamalı bir süreçte işler. İlkin uluslararası suçlar ulusal hukukta tanınmalı, suç sayılmalı, kovuşturulmalı ve cezalandırılmalıdır, ikinci olarak ise cezasızlığı önlemek için gerekli olduğu veya ulusal hukuklar başarısız olduğu zamanlarda uluslararası mahkemeler devreye girmelidir. Bu amaçla, uluslararası toplum Soykırım Sözleşmesi, Cenevre Konvansiyonları, işkenceye karşı sözleşmeler ve diğerleri gibi uluslararası antlaşmalar yaptı ve 2002 yılında Roma Tüzüğü’nün yürürlüğe girmesi ile sürekli bir uluslararası ceza mahkemesi, Uluslararası Ceza Divanı’nı kurdu. Uluslararası ceza hukukundaki gelişmelere eşzamanlı olarak Türkiye ulusal mevzuatını gözden geçirmiş ve 2004 yılında uluslararası suçları ve evrensel yargı yetkisini tanıyan yeni bir ceza kanunu kabul etmiştir. Bu çalışma Türkiye’nin uluslararası suçlar üzerinde yargı yetkisine odaklanmaktadır. Buna ek olarak Roma Tüzüğü’nün Türk ulusal hukuk sistemi çerçevesinde durumu ve Türkiye ile Uluslararası Ceza Divanı arasındaki ilişkiler de işlenecektir.
International criminal law is a forceful response of the international community to the gravest crimes committed against itself. The most effective measure for such grave crimes is undoubtedly to establish an unavoidably functioning personal accountability procedure. The personal punitive mechanism against international crimes operates in a two-stage process. First, international crimes shall be recognized, criminalized, prosecuted and punished by the national legislations and secondly international tribunals shall intervene in order to prevent impunity whenever necessary or when national jurisdictions fail. For this purpose, international community concluded a number of international treaties such as Genocide Convention, Geneva Conventions, conventions against torture and others, as well as established a permanent international criminal tribunal, namely the International Criminal by the entry into force of the Rome Statute in 2002. Contemporaneously with universal developments in international criminal law, Turkey revised its legislation and adopted a new penal code in 2004 recognizing international crimes as well as universal jurisdiction. This study concentrates on Turkey’s jurisdiction on international crimes. Furthermore, the status of the Rome Statute in the national legal system of Turkey and the relations between Turkey and the International Criminal Court also will be assessed.