Evliliğin devamı esnasında velayet TMK m. 336/1 kapsamında prensip olarak anne ve baba tarafından müştereken kullanılır. İsviçre (ZGB. Art. 133) ve Alman Hukukunda (BGB § 1671) boşanma sonrasında da velayetin müştereken kullanılabilmesine olanak tanınmıştır. Türk Hukuku’nda, mahkemeler, boşanma durumunda ortak velayete açıkça olanak tanıyan bir düzenleme olmadığı gerekçesiyle her zaman velayeti ana veya babadan birine bırakmakta, ortak velayete hükmetmemektedir. Bir çocuğun ana babasının boşanması sonrasında hem ana hem de babası ile ilişkilerinin sıkı şekilde devam etmesindeki menfaati açıktır. Boşanmanın çocuğun dünyasında en az şekilde hissedilmesi ve en az şekilde etki yaratmasına çaba gösterilmelidir. Çocuğun velayetinde değişiklik yapılması çocuğu doğrudan etkileyecek bir durumdur. Diğer yandan, ana ve babanın istek ve iradesinin, hakimin istek ve iradesinden önce gelmesi çok daha yerinde ve pek çok zaman çocuk yararına olacaktır. Bu kapsamda ana ve babanın ortak iradesinin bu yönde olduğu durumlarda hakim aksini gerektiren haklı bir neden olmadıkça boşanma halinde ortak velayete karar verebilmelidir. Ana ve babanın ortak iradesinin çocuk menfaatine olmadığı istisnai durumlarda ise elbette hakimin duruma müdahale imkanı mevcuttur. Türk Hukuku’nda da mukayeseli hukuklardaki gibi, boşanma sonrasında ortak velayete imkan tanınması kanaatimizce yerinde olacaktır. Bu konuda yasal bir değişiklik ile konunun açıklığa kavuşturulması arzu edilse de; TMK. m. 182/1 ve 2 ile TMK. m. 336/3’de yer alan konuya ilişkin düzenlemenin açık bir yasak içermediği göz önüne alınarak, yorum yoluyla, boşanma sonrasında velayetin ana ve baba tarafından müştereken kullanılmasına karar verilmesi kanaatimizce mümkün olup, bu kabul modern hukuki eğilime uygun olacaktır.
During the continuation of the marriage, the custody is, in the scope of the TMK (Turkish Civil Code) Article 336/1, in principle executed jointly by the parents. The Swiss (ZGB Art. 133) and the German Law (BGB § 1671) enable the joint execution of the custody after the divorce as well. In the Turkish Law, the courts always entrust the custody to one of the mother or the father and do not command a joint custody, on the grounds that there isn’t any arrangement which expressly enables a joint custody in case of divorce. The benefit in a child’s continuing his/her close relationship to both his/her mother as well as father after the divorce of his/her parents is obvious. Effort should be shown to ensure that the divorce is felt at the least in the child’s world and that it causes a minimum affect. An amendment in the child’s custody is a circumstance which would directly affect the child. On the other hand, the fact that the wish and will of the mother and the father take precedence over the judge’s wish and will is much more expedient and shall be mostly to the benefit of the child. In this framework, in cases where the common will of the mother and the father is in this direction, the judge may decide upon a joint custody in case of divorce unless there is a justification requiring the contrary. Whereas in exceptional cases, where the joint will of the mother and the father is not to the benefit of the child, the judge may, of course, intervene in the situation. In my opinion, it shall be appropriate to enable joint custody after divorce in the Turkish Law, as in comparative laws. Even though it is desired to clarify the issue by means of a legal amendment in this regard; taking into consideration that the respective arrangement in the TMK Art. 182/1 and 2 as well as TMK. Art. 336/3 does not contain any clear interdictum, in my opinion it is possible to command the joint execution of the custody after the divorce by the mother and the father, by way of interpretation, and this acknowledgement shall be in conformity with modern judicial tendency