Çağdaş devlet yapılanmaları, egemenlik yetkisinde bulunan coğrafyada cezalandırma hakkını meşru zeminde kullanma yetkisine sahip tekel birimlerdir. Bu yetki aynı zamanda devletin üstün otorite oluşunun göstergesidir. Cezalandırma yetkisi yasama organının hazırladığı düzenlemeler aracılığıyla kullanılır. Ceza uygulamaları doğrudan veya dolaylı olarak bireyin yaşamına yönelik müdahale içeren yaptırımlardır. Hukuk devleti formülasyonunda bireyin hak ve özgürlüklerinin korunması esastır. Fakat belirli koşullar altında da hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılabilmesi meşru kabul edilir. Cezalandırma özü itibariyle bireyin hak ve özgürlüklerine kısıtlama öngörmesi sebebiyle söz konusu yetki kullanılırken hem evrensel hem de anayasal prensipler ışığında hareket edilmesi gerekir. Çalışmamızda, cezalandırma yetkisinin ayrımcılık yasağı kapsamında sınırlandırılmasının, Kuzey Kıbrıs Hukuku ve Türk Hukuku özelinde değerlendirilmesi sunulacaktır.
The modern state structures are monopoly units that have the power to use the right to punish in the territory of sovereignty. This authority is also an indication of the state's superior authority. Jurisdiction of punishment is used by the legislative body. Criminal practices are directly or indirectly imposed sanctions against the life of the individual. The protection of the rights and freedoms of the individual is essential in the formulation of the rule of law. However, in certain circumstances it is considered legitimate to limit the rights and freedoms. Due to the fact that punishment in essence restricts the rights and freedoms of the individual, it is necessary to act in the light of both universal and constitutional principles. In our study, the evaluation of the limitation of the power of punishment within the scope of non-discrimination, will be presented in the light of Northern Cyprus Law and Turkish Law.