Çalışmada, 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun m. 376/1 ve 2 hükümlerinde “sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamında” ortaya çıkan kaybın esas alınmasının doğru bir yasama tercihi olup olmadığı, Avrupa Birliği Yönergelerine paralel olarak münhasıran sermayede oluşan kaybın esas alınmasının ve 6762 sayılı Eski Türk Ticaret Kanunu’nun 324. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında benimsenen sisteme geri dönülmesinin gerekip gerekmediği tartışmaya açılmaktadır. Çalışmada, İsviçre Borçlar Kanunu’nun m. 725/1 hükmünün 1991 değişikliğinden sonra kabul edilen metninin etkisi altında sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamında ortaya çıkan kaybı esas almayı tercih eden TTK m. 376/1 ve 2 hükümlerinin, uygulamada şirketlerin mali yapısını gerçekte olduğundan daha kötü göstereceği ve Türk şirketlerini Avrupa Birliği şirketlerine oranla dezavantajlı kılacağı savunulmaktadır.
As known, article 376 paragraphs 1 and 2 of the New Turkish Commercial Code numbered 6012 focus on the sum of capital and legal reserves, while determining the legal consequences of accumulated loss in the company. The paper opens to discussion whether the preference of the Turkish law maker revealed in this article is accurate, or should the article solely focus on the loss of capital, as provided in the European Union directives and the former Turkish Commercial Code numbered 6762, article 324/1-2. The paper suggests that the new criteria accepted in article 376 paragraphs 1 and 2 of the New Turkish Commercial Code, which is the loss occurred in the sum of capital and legal reserves and which is accepted under the influence of article 725/1 of the Swiss Code of Obligations (text accepted following 1991 revisions on the Code), will render the Turkish companies disadvantageous vis-à-vis the European companies.